Ölümü bekleyenlerin koğuşu
Her şeyden münezzeh olan Kadir -i Mutlak,
acziyet içerisinde bulunan insana, bu dünyada bir ömür biçmiş. Ömür
sürecini de belli aşamalara ayırmış. Dünyaya gelme, çocukluk, gençlik ve
yaşlılık. İşte YEBAV da bu sürecin bir parçası olan yaşlıların kurmuş
olduğu bir vakıf. Vakfın Başkanı Adnan Ağırbaşlı'yla kuruluş
süreçlerini, beklentilerini ve projelerini konuştuk. Sohbetimiz
esnasında Ağırbaşlı'nın, en çok vurguladığı ve dert yandığı mesele şu
oldu: “Yaşlılara, engellilere bakacak uzman personel Türkiye'de hali
hazırda yok.”
İlk olarak kendinizi tanıtır mısınız? Kısaca Adnan Ağırbaşlı kimdir?
Konya
Sırçalı Mescit Mahallesi doğumluyum. Ailesi 300 yıldır Konya'da bulunan
bir sülalenin mensubuyum. Sarıhafızlar ismiyle herkesçe bilinen bir
ailedir. Ailemde genelde Kapu Camii'nde imamlık ve hatiplik yapan
fertler gelip geçti. Bizim nesil maalesef aksattı o zinciri. Ortadoğu
Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunuyum. Türkiye'nin birçok
yerinde resmi taahhütlük işleri yaptım. Ankara, Antalya, Adapazarı
bunlardan birkaçı . Sonra tekrar Ankara'da apartman yapıp satma işine
girdim. İş yerleri, dükkanlar ve okullar yaptım. Bazı resmi küçük
ölçekli yerler de yaptık. Konya'da ise iş hanları inşa ettik. Hemen
hemen diyebilirim ki 30 sene bu işlerler meşgul oldum.
Biraz YEBAV'ın kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?
Bizim
birtakım kendimizle ilgili projelerimiz, bizden sonraki nesillere
devrediliyor. Arkamızdaki nesile devrettiğimiz nesnelerin bir zaman
sonra yetmeyeceğini düşündüm. Manevi bir şeyler devretme sorumluluğunu
hissetmeye başladım. 2009 yılında bir grup arkadaşla önce Mart ayında
Ticaret Odası'nda yapılan toplantıda, Türkiye Yaşlılık Platformu Yönetim
Kurulu'na, böyle bir teşebbüste bulunmak istediğimizi bildirdik.
Neticesinde platformun Konya Temsilciliği'ni aldık. Bunun yanı sıra tabi
yaşlılıkla ilgili sorunlar çok büyük. Bunları da göz önüne alarak
ilerlemeye çalışıyoruz.
Sorunlar derken neleri kastediyorsunuz? Açabilir misiniz?
Demografik
bir analiz yapılırsa, Türkiye'nin 11,5 milyon yaşlısı var. E bunun yanı
sıra 9 milyonun üzerinde de engellimiz var. Dolayısıyla 20 milyon insan
Türkiye'de şu an bu vatanın evladı oldukları halde bir ölçüde dışlanmış
haldeler. Belli bir yaşa gelmiş kimselere 'artık sen hele bir köşene
çekil' deyip toplumun umursamadığı bir yerlere gönderme eğilimleri var.
Engellilerin durumu daha dramatik. Bizim milletimiz nedense engelli
çocuklarını saklıyor. Bu bir ayıpmış gibi pek çok engelli bilinmiyor. Bu
kadar sayıda engelli ve yaşlı için ne yapıyoruz? Gerçekten Türkiye'de
yaşlı nüfusun büyük bir bölümü hiçbir sosyal güvencesi yok. İhtiyaç
içerisinde.
Engelliye eğitim verecek kurum da az değil mi?
Elbette
ki. engelli eğitimi ve bakımı ile ilgili yani 9 milyon üzerindeki
insanın eğitimi ve bakımı için kaç tesis var? Düşünün 100 kişiye eğitim
verse 90 bin tesise ihtiyaç var. Türkiye'de kaç tane tesis var biliyor
musunuz? 150'yi geçmiyor. Ve sayısı da düşüyor. Şimdi burada bir
dramatik nokta da şu. Yaşlı ve Engelli Bakım Evleri'nde yaşlıya ve
engelliye bakacak elemanları yetiştirecek okulumuz yok. Kim bakıyor
bunlara? Başka yerlerde iş bulamamış. Veya bir yerden emekli olmuş
insanlar.
Türkiye'deki huzurevlerindeki en büyük sıkıntı da uzman personel olmaması.
Ondan
evvel uzman personel yetiştirecek okul yok. Bu bir meslektir. Yani
herkes yaşlının ruh halini bilemez. İhtiyacını bilemez. Engellinin
dilinden anlayamaz. Onlara bakacak kişilerin bu işi meslek edinmiş
olması gerekir.
YAŞLI BAKIM OKULU İLK KONYA'DA
Tüm
bunlar neticesinde sürecin en başına dönersek yani gençlere manevi bir
şeyler bırakabilmek niyetiyle ne tür girişimleriniz oldu?
Arkadaşlarımızla
birlikte, Selçuk Üniversitesi eski Rektörü Süleyman Okudan'ı ziyaret
ettik. Rektör çok anlayışla karşıladı bizi. İlgi gösterdi. Meclis'ten
ittifakla bir karar çıkardı. Ve üniversite bünyesinde yaşlı ve engelli
bakım teknikerlerinin, okulların açılması kararlaştırıldı. Ve Yaşlı
Bakım Tekniker Okulu Türkiye'de ilk defa Selçuk Üniversitesi bünyesinde
açıldı. Şu an 30 öğrenci orada eğitim görüyor.
Toplumda
huzurevleri hapishaneyi andırıyor şeklinde bir imaj var. Sizin de
bambaşka projeliriniz var; bunlardan biri yaşlılara eski meslekleriyle
ilgili işler var. Eğer düşünceleriniz somutlanırsa bu imaj silinecek mi?
Çok
önemli bir yaraya değindiniz. Ben cesaret edemedim ama siz cesaret
ettiniz. Şimdi bizim huzurevlerinin, çok iyi niyetli yöneticileri var.
Ellerindeki imkânlar sınırlı. Ve yapılan binalarda o donanımda değil.
İmkânlar da yok. O zaman huzurevleri ölümü bekleyenlerin koğuşu haline geliyor.
Yani bu sözü söylemekten hoşlanmıyorum ama başka ne diyeyim? Kamuoyunun
ihmal ettiği bu büyük yarayı bir taraftan anlatacağız, bir taraftan da
çözümünü üreteceğiz. Derdimiz bu.
Son olarak, maddi kaynak sıkıntısı çeker misiniz?
Bu
konuda problem yaşayacağımızı zannetmiyorum. Çok büyük bir desteğin
olacağına inanıyorum. Çünkü, Dışişleri Bakanı'nın eşi de bu konuda bize
destek verdi. Biz yeter ki projemizi ciddiyetle sürdürelim.
MUSTAFA GÜZEY merhabahaber.com
http://www.merhabahaber.com/olumu-bekleyenlerin-kogusu-99277h.htm
Yorumlar
Yorum Gönder