Engelli Çocuğu olan Ailelerin Sorunu
Bedensel,zihinsel, duygusal ve sosyal özellikleri belli oranda
fonksiyon kaybına sebep olan organ yokluğu veya bozukluğu sonucu normal
yaşama uymayacak şekilde özürleşen kişiye “özürlü”
denmektedir.Akademisyenler tarafından “sakat”, “özürlü”, “engelli”
tanımlarının hangisinin kullanılması konusunda tartışmalar sürerken
çeşitli engeli olan kişiler kelimeler üzerindeki soyut tartışmalardan
çok engellilerin sorunlarına somut çözümler üreten çalışmalara dikkat
çekmektedirler. Körler-bedensel engelliler kompleks yapmadan
eksikliklerinin çekinilmeden konuşulmasından yanalar. Hatta birbirlerine
espriler yaparak sakatlıklarının çekinilmeden konuşulmasını
isterler.Engelli sözcüğü “sakat” sözcüğünden farklı olarak fiziksel yada
işlevsel bir durumun yanı sıra belki de ondan daha çok toplumsal bir
durumu ifade ettiğinden daha kullanışlıdır. Zira sakatlar sakatlıktan
daha çok kamusal hizmetlerin duyarsızlığından, eksikliğinden, halkın
yanlış değer yargılarından, teknolojinin geriliğinden ve karşılaştıkları
toplumsal engellerden dolayı sıkıntı çekmektedirler. Aileye yeni bir
bireyin katılması birçok yeniliği ve birçok değişikliğe neden olur.
Çocuk aile için yeni umutlar, yeni beklentiler geliştirir.Evliliğin
tamamlayıcısı ve ailenin temel öğesi olarak kabul edilen çocuğun engelli
doğması ailenin tüm beklentilerini ve umutlarını kırar.Engelli bir
çocuğun doğumunun aileye etkileri ailenin içinde bulunduğu kültürel
yapıya, sosyo-ekonomik duruma göre aileden aileye değişir.
Anne-babaların kişilik özellikleri birbirlerine yakınlık ve
desteklerinin derecesi yakın çevrenin ve toplumun tepkileri açık ve
kapalı destek kaynakları, ailenin sorunla başedebilmesin de
etkilidir.Çocuklarının gelişimsel bir engeli gerçeği ile yüzyüze gelmek
anne-babaları farlı şekilde etkilese de genellikle yaşanan ilk tepkiler
ve öfke, şaşkınlık ve engellenmişliktir. Engelli çocuk ailenin tüm
fertlerine ve çevre-toplum ilişkilerine derinden etkilemektedir. Engelli
çocuğun varlığı genellikle aileye yeni bir aile düzeni oluşturma
zorunluluğu ve yeni roller yüklemesi bakımından aile için stresli dönem
başlar.Ailenin çocuklarının engelini kabul etmemekle başladıkları
şaşkınlık-öfke yerini tedavi/eğitim ekibine ulaşıncaya kadar pek çok
girişimde bulunmak zorunda kalmasıdır. Anne-babaların baş etmekte en
fazla zorlandıkları durum, çocuklarının gelişimsel sorunundan
kendilerinin sorumlu olduğu düşüncesidir.Korku ve suçluluk duygularının
temelinde bu düşünce yatmaktadır. Engelli bir çocuğa sahip
anne-babalarının yaşadığı duygular:
Şok-şaşkınlık
Reddetme-kabullenmeme
Acı çekme-depresyon
Suçluluk duygusu
Kararsızlık
Kızgınlık-öfke,
“neden ben?”
Utanma
Aile fertleri arasında ayırım
Çevre tarafından dışlanma
Etiketlenme korkusu
Anne-babalar içerisinde bulundukları durum nedeniyle
kendilerini-birbirlerini-engelli çocuğu, içerisinde bulundukları sistemi
suçlayabilmektedirler.Bu durumda aile ile kurulacak ilişki neticesinde
tedavi ve eğitim ekibi ailenin doğru bilgilendirme ve sağlıklı ilişki
neticesinde hazır olmadıkları bu “kriz” durumuna uyum sağlama yolunda
olumlu bir başlangıç yapabilirler.Anne- babalar engelli çocuğunu ya
aşırı derecede koruyarak gizlemekte, ya da tam tersi bir durum
sergileyerek çocuğunu ihmal etmektedir. Bu nedenle özel eğitime gerek
duyan engelli çocukların tedavisinde ve eğitiminde anne-babalarla
işbirliği kurmak temel amaçlardan biri olmaktadır. Bu nedenle;
Anne-babalarla eğitimciler ve tedavi ekibi arasında bilgi akışının doğru sağlanması,
Anne-babalara duygularını ifade edebilme imkanlarının yaratılması,
Çocuğun kapasitesi belirlenerek ona uygun desteğin verilmesi,
Anne-babaların yaşadığı yükü azaltmak için yardımcı olunması,
Anne-babaların çocukları hakkında gerçekçi hedefler belirlemelerine yardımcı olmak,gerçeği anlatmak,
Anne-babaların yanlış bilgilerden ve uygun olmayan tutumlardan uzaklaşmasını sağlamak,
Anne-babaların suçluluk duygusundan uzaklaşmasına destek vermek,
Anne-babaların baş etme yöntemlerini kazanmalarına ortam yaratma,
Bazı ailelerde ebeveynlerin özellikle annelerin yaşamı bütünüyle
gelişimsel sorunu/engeli olan çocuğa ve onun ihtiyaçlarına bağlı
olduğundan kendi yaşamlarını da sağlıklı biçimde sürdürebilmeleri için
yardımcı olmak gerekmektedir.
Engelli çocuğu/çocukları olan
ailelerin sosyal-psikolojik yönden olduğu kadar ekonomik yönden de
desteklenmesi sosyal devletin temel görevidir. Bu nedenle yerel
yönetimlerin yol-kaldırım-alt yapı hizmetlerinin yanında sosyal
belediyeciliği de ön planda tutarak engellilere-yaşlılara-çocuklara
özellikle korunmaya muhtaçlara en geniş anlamda hizmet vermeyi temel
eğitim kabul etmelidir.Çağdaş ve sosyal belediyecilikte öncü olan Şişli
Belediyesi engelliler alanında birbirlerine bağlı açtığı kurumlarla tüm
engellileri ve ailelerinin sevgi ve desteğini kazanmıştır. Toplumun en
hassas kesimi olan engellilerin üretkenliğini geliştirmek amacıyla
göreme , zihinsel, bedensel, otistik dernek merkezlerinde açılan
kurslarla engellilerin iş ve meslek sahibi olmalarına destek
verilmektedir.Hayatlarında hiç tatil yörelerinegönderilmektedir.Mustafa
Sarıgül’ün geniş halk kitleleri tarafından sevilmesinin esprisinde
birebir ilişkilerinin sıcak ve samimi olması yatmaktadır. “Sevgi
kazanacak” sloganına bağlı olarak engellilerin sorunlarına eğildiği
içinde “engelli dostu” olmaya hak kazanacaktır.
http://www.ozurlulergazetesi.com/author_article_detail.php?id=735&uniq_id=1345306697
Yorumlar
Yorum Gönder