ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYİN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE SOSYALİZASYONUNA YÖNELİK UYGULAMA PROJESİ






ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYİN
MESLEKİ REHABİLİTASYON VE
SOSYALİZASYONUNA YÖNELİK
UYGULAMA PROJESİ



T.C.
BAŞBAKANLIK
SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU
Saray Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü









ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYİN
MESLEKİ REHABİLİTASYON VE
SOSYALİZASYONUNA YÖNELİK
UYGULAMA PROJESİ












HAZIRLAYANLAR

Nadir GÜLTEKİN (ÖZEL Eğitimci)
Ahmet VELİMAHMUTOĞLU (Sosyal Hizmet Uzmanı)
Ayşegül CİNDİL.O (Sosyal Hizmet Uzmanı)







Mart 2001

ZİHİNSEL ENGELLİ BİREYİN MESLEKİ REHABİLİTASYON

 VE SOSYALİZASYONUNA YÖNELİK UYGULAMA PROJESİ


Saray Rehabilitasyon Merkezi’nde ağırlıklı olarak zihinsel engelli bireye yönelik bakım ve rehabilitasyon hizmetleri verilmektedir. Bu doğrultuda zihinsel performansları göz önüne alınarak gruplandırılan zihinsel engelli bireyin mental, sosyal, fiziksel, duygusal, özbakım gibi gelişimsel alanlarda destekleyici programlara alınmaları sağlanmaktadır. Zihinsel engelli bireyin temel özbakım, sosyal ve mesleki becerileri kullanabilecekleri yeterlilik düzeyine ulaşabilmeleri amacı ile yapılan çalışmaların sonucunda nihai hedef toplumsal entegrasyondur.
Zihinsel engelli bireyin bağımsız yaşayabilmesi için gerekli becerileri kazanabilmesi ve günlük yaşantısına uygulayabilmesi sosyalizasyon açısından uygun koşulların oluşturulması ile doğru orantılıdır. Sosyalizasyon, bireylerin içinde yaşadıkları sosyal çevreden gelen uyarılara duyarlılık kazandıkları, bu çevreye bağlı diğer kişiler gibi davranmayı öğrendikleri ve böylece içinde bulundukları kültürün özelliklerini kazandıkları süreçtir.
İnsan sosyal bir varlıktır. Normallerden yalnızca zeka düzeyi olarak gerilik gösteren zihinsel engelli bireyde sosyal bir insan olmak durumundadır. Onunda toplum içinde kendisinin ve çevresinin mutluluğu için yeteneğini gösterebileceği işler mutlaka vardır. Bu bireylerin değişik gruplar içinde farklı etkinliklere katılımı sağlanarak birlikte yaşamayı, birlikte gezmeyi, birlikte oynamayı, birlikte eğlenmeyi, birlikte bulunmaktan hoşlanmayı öğrenmesi gereklidir.
Günlük yaşamını idame edebilen, sosyal ve mesleki beceri düzeylerinde gelişim kaydeden zihinsel engelli bireyler kuruluşumuzun birim ve atölyelerinde sorumluluklar verilmek sureti ile uğraşı altına alınmaktadırlar. Zaman zaman kent merkezine kontrollü izinli olarak çıkmaları sağlanarak zihinsel engelli bireylerin kısmen toplumla içiçe olmalarına olanak tanınmaktadır. Ancak kuruluşumuz bünyesinde özel eğitim sürecinden geçirilerek, özbakım kazanmış,mesleki ve sosyal rehabilitasyon açısından kazanımlar elde etmiş zihinsel engelli bireylerimizin doğrudan toplum içerisinde çalışma, gezme, dinlenme, spor yapma olanaklarına sahip olmaları amacı ile “Zihinsel Engelli Bireyin Mesleki Rehabilitasyonu ve Sosyalizasyonuna Yönelik Alan Çaloşması” Projesi hazırlanmış ve uygulamaya geçilmiştir.
1999 yılında pilot çalışması yapılan proje, 2001 yılında Bağımsız Yaşama Geçiş Ünitesinden dokuz eğitilebilir ve üst öğrenebilir düzeydeki erkek çocuğun katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Proje süresi üç aylık yaz sezonu olarak belirlenmesine rağmen bürokratik işlemlerin uzun sürmesi ve kaynak sıkıntısı nedeni ile kırk iki gün uygulanmıştır. Uygulama bölgesi olarak Balıkesir Altınoluk beldesi seçilmiştir. Beldenin yerli turizme hitap etmesi, orman ve deniz açısından zengin olması, spor, kamp ve dinlence yapma olanağı bulunması ve uygulayıcılar tarafından bölgenin tanınmış olması bu bölgenin seçiminde etken olmuştur.
Konut kiralanıp, yerel yönetim, gönüllü kişi ve sivil kitle örgütlerine proje hatları ile anlatıldıktan sonra zihinsel engelli bireyler beldeye ulaşmıştır. İlk hafta evin kullanım alanları, mahalle ve şehir merkezi tanıtımı yapılmıştır. Bir hafta sonra önceden ön görüşmeleri yapılan işyerlerine engelliler yerleştirilerek işyeri sahibi ve çalışanlarına çalışacak olan engellinin bireysel özellikleri ve karşılaşabilecekleri sorunlara yaklaşım gösterebilme konusunda bilgi verilmiştir. Engeliler kahvehane, lokanta, belediye park alanı, dondurmacı, belediye serası, araba yıkama servisi gibi işlere yerleştirilmişlerdir. Çalışma süresi ile birlikte engellilerin ev ve aile yaşamını öğrenebilmeleri, özbakım açısından yeterlilik düzeylerinin artırılması ve kişisel idarelerini sağlayabilmeleri doğrultusunda pratik çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca beldedeki sivil kitle örgütleri ve yerel yönetimlerin organize ettiği sosyal etkinliklere (konser, tiyatro, kutlama ve tören gibi) katılan engelli bireylerin sosyo-duygusal gelişimleri desteklenmiştir.
Belediyeden izin alınarak üç hafta süre ile şehir merkezinde kuruluşumuzun el ürünlerinin sergilendiği  bir stantda bir personel ve iki özürlü birey görev almıştır. Kermesin başlangıcında yönlendirici olan meslek elemanı engellilerin uyum sürecini ilk haftada tamamlamaları üzerine standın sorumluluğunu tamamen kendilerine bırakmıştır. Stant halkın zihinsel özürlüleri tanımaları, üretkenliklerine tanık olmaları ve toplumsal duyarlılıklarını bu alana yoğunlaştırmalarına önemli bir araç olmuştur. Beldede bulunan sivil kitle örgütlerinin temsilcileri engelli bireyleri yaşadıkları mekanda ziyaret etmişlerdir. Yapılan uygulamayı takip eden çalışmaların engelliler üzerindeki olumlu etkileri gözlemleyen gönüllüler, bundan sonraki çalışmalarda daha aktif katılım gösterme taleplerini getirmişlerdir.
Kamp açıcından en uygun yer olan Asos’ta (Berhamkale) üç gün kamp uygulaması yapılmıştır. Kampta temel ihtiyaçların (Kamp yerinin hazırlanması, çadırların kurulması, su kaynağının belirlenmesi, kamp ateşinin yakılması gibi) giderilmesine yönelik öalışmaların yapılması, çevre temizliği (Kamp bölgesi, koylar) spor (yürüyüş, yüzme), birlikte iş yapma, paylaşma, balık tutma gibi faaliyetlerle işlevsel becerilerin gelişimi desteklenmiştir.
Yerel ve ulusal basınla iletişim kurularak yapılan çalışmalar anlatılmıştır. Konuyla ilgili altı yerel, bir ulusal gazetede tanıtıcı yazılar çıkmış; bir ulusal, bir yerel televizyonda da yayın yapılmıştır.
Uygulama Sonucunda Gözlemlenen Kazanımlar:
1- Ev ortamında yaşam, paylaşım ve birliktelik olgusu gelişmiştir. Kısaca ev yaşamı öğretilmiştir.
2- Bulaşık-çamaşır yıkama, paspas yapma, wc temizliği, yemek yapımı gibi ortak yaşamı kolaylaştıran sorumlulukları üstlenebilme, günlük yaşam becerilerini geliştirme olanağı sunulmuştur.
3- Evin çeşitli bölümlerine (wc,banyo, mutfak, oturma odası, balkon gibi) amaca uygun olarak kullanabilme yetisi gelişme göstermiştir.
4- El-yüz-ayak temizliği, traş olma,vücut temizliği, diş ve tırnak bakımı, saçını tarama gibi bireysel bakım becerilerin desteklenmesi sağlanmıştır.
5-Tertip düzen, yatak düzeltme, düzgün ve temiz olarak kılık kıyafet giyme gibi özbakım becerileri geliştirilmiştir.
6- Evde bulunan elektrikli be beyaz eşyaların (buzdolabı, çamaşır makinesi, T.V., ütü, fırın, ocak, elektrik süpürgesi vb.), mutfak malzemelerinin (tencere, tava,tabak, bıçak vb.), oturma gruplarının halı ve perdelerin kullanımı ve bakımına ilişkin becerilerde gelişme gözlenmiştir.
7- Evde ihtiyaç duyulan malzemelerin (ekmek, yoğurt, süt, meyve, sebze vb.) alışverişinin yapılması, ev idaresinin anlaşılması sağlanmıştır.
8- Çalışan gençlerin düzenli olarak iş başı yapmaları çalışma kurallarını öğrenmeleri, sorumluluk olgusunun gelişimi sağlanmıştır.
9- Ücret kazanan gençlerin kazanmış olduğu harçlıkların evin ihtiyaçlarına katkıda bulunmaları, işe yararlılık, başarı güdüsü ve övülme duygusunu desteklemiştir.
10- Çalışan gençlerin işyerlerinde ve değişik sosyal ortamlarda (sahil, çay ocağı, lokanta, kamp bölgesi, alışveriş yapılan esnaflar) sosyal iletişim düzeylerinin artması ve sosyalizasyonlarının geliştirilmesine olanak tanınmıştır.
11- Yüzme, güneşlenme, balık tutma, tekne gezisi, kafeteryaya gitme gibi boş zamanlarını değerlendirici aktiviteler duygusal ve moral gelişimi açısından yararlılık sağlamıştır.
12- Kamp uygulaması ile izcilik felsefesinin ve uygulanışının öğretilmesi amaçlanmıştır. Bölgede koyların ve genel çevrenin temizlenmesi, toplanan atıkların imha edilmesi çevrecilik bilincinin oluşmasına zemin oluşturmuştur. Kamp süreci grup birlikteliğinin sağlanarak iş bölümü, yardımlaşma, paylaşma, başarı, özgüven, sorumluluk alma gibi becerilerin geliştirilmesi sağlanmıştır.
13- Evin ön ve arka cephesindeki bahçe bakım altına alınmış, çiçekler dikilmiş, çapalama, otların toplanması, sulama gibi tarımsal aktiviteler düzenli olarak yapılmıştır. Yaşanılan evin çevre düzenlemesi engelliler üzerinde moral sağlamış, toprakla meşguliyet bedenen ve ruhen boşalım sağlamıştır.
14- Ev ortamı engelliler arasında arkadaşlık, kardeşlik, dostluk duygusu oluşumuna katkı sunarak süreç dahilinde sevgi, saygı, mücadele, azim, sevinç, başarı, ekip ruhu, dayanışma gibi duygulanımların grup etkileşimiyle hissedilmesini kolaylaştırmıştır.
15- Yüzme, yürüyüş, koşma, tırmanış, balık tutma gibi spor aktivitelerle engellilerin sporu tanımaları, sevmeleri amaç edinilerek bedensel gelişimlerinin desteklenmesi, kas kuvvet ve dayanıklılığın artması, fiziksel enerjinin sağaltımı ve doyum almaları sağlanmıştır.
16- Uygulama sürecinde iletişim, sosyal bütünleşme, ev yaşamı, toplumsal yararlılık ve üretkenlik, kendini yönetme ve günlük yaşama uyum, sağlık ve güvenlik, mülkiyet duygusu, boş zaman, kavram geliştirme, işlevsel akademik beceriler gibi uyumsal beceri alanlarında olumlu gelişmeler kaydedilmiştir.
17- Tahripkarlık, agresyon, inatçılık, küfür etme gibi davranım bozuklukları gözteren engellilerin ev ortamındaki grup dinamiği ve etkileşiminde yararlanarak istenmedik davranışlarını aza indirgemeleri sağlanmıştır.
18- Aktiviteler çerçevesinde inaktif, çekingen, pasif, içe dönük tablo sergileyen engellilerin sosyalleşme süreçleri desteklenmiştir.


Deniz Çağlayan Gümüş-Y. Şehir Plancısı
Özürlüler İdaresi Başkanlığı Özürlüler Uzman Yardımcısı

ULAŞILABİLİRLİK VE ÖZEL REHABİLİTASYON MERKEZLERİNİN ULAŞILABİLİRLİĞİ

Bu konu üç bölümde incelenecektir;
1.bölüm, ulaşılabilirlik nedir ve yapılı çevrede özürlülerin/hareket kısıtlılığı bulunanların gereksinimleri nelerdir,
2. bölüm, ulaşılabilirliğin sağlanması için mevcut yasal düzenlemeler nelerdir ve özel rehabilitasyon merkezleri mevzuatında mimari düzenlemelerle ilgili neler bulunmaktadır,
3. bölüm, farklı özür gruplarının özel rehabilitasyon merkezlerindeki gereksinimi neler olabilir.
1.      Bölüm: Genel Olarak Ulaşılabilirlik
Ulaşılabilirliğin, bazı kullanıcıların tercih ettiği ifade ile erişebilirliğin tanımı “herkesin, bağımsız olarak istediği her yere ulaşabilmesi ve burayı kullanabilmesi” biçiminde verilebilir. Bu tanım içinde sözü geçen “herkes” ifadesinin öneminin vurgulanması gereklidir, çünkü herkes aynı özelliklere sahip bir bütün değildir. Kentte hareket etmek isteyen; eğitim almak, bunun devamında bir meslek ve iş sahibi olmak, sağlık gereksinimlerini karşılamak, sinema, tiyatro gibi kültürel etkinliklere, alış-veriş ve spor alanlarına ulaşmak, toplu taşım hizmetlerinden faydalanmak, en basit biçimiyle sokaklarda, parklarda dolaşmak, yani topluma sunulmuş hizmetlerden ve etkinliklerden yararlanarak sosyal yaşama tam olarak katılmak isteyen kişilerin hareketlilik becerileri farklı düzeydedir. Adı geçen bu etkinliklerde bulunurken bazı özel düzenlemelere ve ek donanımlara ihtiyaç duyanlar “hareket kısıtlılığı bulunan kişiler”dir.
Hareket kısıtlılığı bulunanların en önemli bölümünü ise özürlüler oluşturmaktadır.SHÇEK Kanunu’nda verilen özürlü tanımına, yani “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile normal yaşamın gereklerine uymama durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kişi” ifadesine, İmar mevzuatında tanımlama yapılırken “bağımsız hareket edebilmesi için yapılarda ve açık  alanlarda özel fiziki düzenlemelere gereksinim duyan” ifadesi eklenmiştir. Bu tanımla yerleşimlerde özürlülerle ilgili ne tür hizmetlerin sağlanması gerektiği, konunun psikolojik, sosyolojik ve sosyal hizmetleri ilgilendiren boyutlarının bulunduğu, diğer yandan hareketlilik için bazı özel düzenlemelerin zorunluluğundan bahsedilmektedir.
Bu eğitimin içeriği açısından hareket kısıtlılığı bulunan kişilerin özürlülük bağlamında incelenmesi aslında yeterlidir. Fakat hareket kısıtlılığı bulunan kişilerin içinde yaşlıları, çocukların, geçici bir süre için özürlü olanların, bebek arabalarının, hamilelerin, yük ve eşya taşıyanların, iri ve şişman olanların, çok uzun ve çok kısa boylu kişilerin de yer aldığı ve ulaşılabilirlikleri için özel düzenlemelere ihtiyaç duyduğunun vurgulanması önemlidir. Kentte özürlüler için yapılan bütün iyileştirmeler, bu grupta yer alan herkes  için yaşamı kolaylaştıracaktır. (örneğin özel rehabilitasyon merkezine torununu ziyarete gelen dede de merdivenin yanında bulunan tutunma bandını kullanacaktır. Rehabilitasyon merkezine çocuğunun yanına gelen annenin yanında bebek arabasının bulunması veya annenin hamile olması durumunda girişte merdiven yanında rampanın olması, uygun koşulları taşıyan bir asansörün bulunması gereklilikleri ortaya çıkacaktır).
Ulaşılabilirlik açısında özürlülüğe bakıldığında karşımıza bir kavram daha çıkmaktadır: engellilik. Birleşmiş Milletler’in 1982 tarihli Dünya Eylem Programı’nda yer alan özürlülük “bir insan için normal olarak kabul edilen şekilde veya düzeydeki bir etkinliği, bir bozukluğun sonucu olarak, gerçekleştirebilme eksikliği veya kısıtlılığı”dır. Engellilik ise “bozukluk veya özrün neden olduğu kaybın, yaş, cinsiyet ve sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak ve bir birey için normal görülen bir rolün gerçekleştirilmesini kısıtlama veya önlemesi”dir. BM’İn daha yeni bir çalışmasında ise (1995) engelliliğin özürlüler ve çevreleri ile ilişkilerinde görülebileceği, kültürel, fiziksel, veya toplumsal engellerin, yapılı çevredeki hareketlilik engellerini oluşturduğu belirtilmektedir.
Engelliliğin pratikte ne anlama geldiğini şu örnekler daha iyi açıklayacaktır; çocuk felci geçirmiş ve koltuk değneği kullanan bir ortopedik özürlü, bozuk düzeyli bir kaldırımda yürüyemediği, park etmiş taşıtların arasından geçemediği için engellidir. Veya raylı taşıma sisteminde yolculuk eden işitme özürlü, tren içindeki sesli bir uyarıcıyı algılayamadığı için engellidir.
Günümüzde yapılmış mevcut çevre ise, hem özürlüleri engelli hale getirici, hem de özürlü olmayanların hareketlerini kısıtlayıcı engelleri fazlasıyla bulundurmaktadır. Hareket kısıtlılığı bulunanların bağımsın hareket etmeleri önündeki engelleri, kişinin konutundan başlayarak ve dışarıya çıktığı ilk andan itibaren karşısına çıkan merdivenler, kaygan ve güvenli hareketi engelleyen yer döşemeleri, açıp kapatılırken zorlanılan kapılar, yeterince aydınlatılmamış ve tehlikeli geçişler, sürekliliği engelleyecek şekilde çeşitli nedenlerle bozuk kaldırımlar, ani ve keskin dönüşler, refüjler, üst ve alt geçitler, düzensiz dikilmiş ağaçlar, telefon ve elektrik direkleri, reklam panoları, anlaşılamayan işaretlemeler vb. biçiminde sıralayabiliriz. Bunların bulunmadığı, temel bir takım gereklilikleri yerine getiren ve bazı ek donanımlara sahip mekanlar ise, “ulaşılabilirlik” ilkesini gerçekleştiren “ulaşılabilir” mekanlardır.
Zaten ulaşılabilir mekan düzenlemelerinin önemi ve ulaşılabilirliğin özellikleri de bu  noktada karşımıza çıkmaktadır. Ulaşılabilirlik, birbiriyle içiçe olan ve herhangi birndeki bir eksikliğin sistemin bütününün ulaşılabilirliğini etkilediği dört alanda incelenebilir;
1. alan, caddeler, kaldırımlar, binanın yakın çevresinin de dahil olduğu açık mekan düzenlemelerini,
2.      alan, binaları
3.      alan, kamu ve özel ulaşım türleri,
4.      alan, bilgilendirme hizmetlerini içermektedir.
Bu alanlara dikkat edilmesi gereken noktaları birkaç spot halinde şöyle sıralamak mümkündür: açık mekanda, caddelerde karşıdan karşıya eş düzey geçişlerin sağlandığı , görsel ve işitsel uyarıcıların bulunduğu, farklı düzeyler arası geçişlerin uygun rampalarla sağlandığı, gerekli güvenlik önlemlerinin alındığı düzenlemeler yapılmalıdır. Binalarda herkesin aynı giriş kapısını kullanabildiği, eşiksiz, merdiven yanında rampanın bulunduğu,  katlar arasında uygun asansörlerle hareketliliğin sağlandığı, koridor ve kapı genişlik yükseltilerinin yeterli olduğu mekanlar tasarlanmalıdır. Kamu ve özel ulaşım türlerinde, durak, istasyon ve iskelelerin standartlara uygun biçimde planlandığı, taşıta biniş ve iniş için gerekli önlemlerin alındığı, taşıt içinde dolaşım için güvenli ve yeterli alanların bulunduğu taşımacılık hizmetleri düzenlenmelidir. Az gören ve görmeyen, az duyan ve duymayan ve algılama bozukluğu olanlar için anlaşılabilir sesli uyarıcıların, sembol ve harflerin kullanıldığı, belli bir düzenlilik arz eden bilgilendirme hizmetleri sağlanmalıdır.
Diğer yandan zihinsel, görme, işitme ve konuşma ve ortopedik özrü bulunanların fiziksel çevrede gereksinimleri farklılık göstermektedir. Farklı özür grupları içinde de farklı beklentiler gündeme gelebilir. Örneğin az görenler için zeminlerde kontrast (zıt) renkler kullanılması, tamamen göremeyenler (total görme özürlüler) için zemin döşemelerinde yönlendirici hissedilebilir kaplamaların bulunması gerekecektir.
İnsanların eylemlerini engellemeyen mekanların oluşturulması sürecinin fiziksel çevre uygulamaları ile ilgili bölümü, birbirleriyle etkileşim içindeki iki sürecin eş zamanlı olarak işletilmesi ile mümkündür. İlk süreç mevcut “engelli” çevrede gerekli değişikliklerin yapılması, ikincisi ise yeni yapılaşma ve düzenleme alanlarında “engelsiz uygulamalar”ın sağlanmasıdır.
2. Bölüm: yasal Düzenlemeler
Yeni yapılaşma alanlarında “ulaşılabilirliğin” sağlanmasına yönelik bazı yasal düzenlemeler geçtiğimiz yıllarda yapılmıştır. Haziran 1997’de yürürlüğe giren 572 sayılı KHK ile İmar Mevzuatı, Belediye Kanunu ve Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nda değişiklikler yapılarak, fiziksel çevrenin ve ulaşım sistemlerinin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması yönünde gerekenleri yapmak için yerel yönetimlere bir dizi yükümlülük getirilmiştir.
Bu değişiklikler ve daha sonra İmar Mevzuatında yer alan 6 yönetmelikte yapılan düzenlemelerde, ilk kez tanımı da verilerek özürlü kavramından, ulaşılabilirlikten ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE)’nün özürlülerle ilgili standartlarından bahsedilerek, belediyelere özürlülerle ilgili mevzuat ve standartlara uyma, bunları uygulama ve diğer gerekli önlemleri alma yükümlülükleri getirilmiştir.
Yönetmeliklere, yapılarda merdiven yanında standartlara uygun rampa yapılması, bina giriş kapısı, yangın merdiven kapısı, giriş holünün ve asansörlerin ölçülerinin özürlülerin kullanımına uygun olması, kapılarda eşik bulunmaması, merdivenlerde standartlara uygun korkuluk ve küpeşte yapılması ve tüm yer döşemelerinde kaygan olmayan malzeme kullanılması hükümleri eklenmiştir. Ayrıca ticari kullanım binalarında da özürlülerin ulaşılabilirliğin sağlanması yönünde giriş, bina içi dolaşım ve tuvaletlerle ilgili maddelerde düzenlemeler yapılmıştır.
Yol, otopark, park, yaya bölgesi, meydan ve kaldırımlar gibi açık alanlarda, bunlar üzerindeki ulaşım ve haberleşme noktalarında ve peyzaj elemanlarında da özürlülerin ulaşılabilirliğinin sağlanması için TSE standartlarına uygun düzenleme yapılması koşulu getirilmiştir.
İmar mevzuatının hareket engelliler için ulaşılabilirliğin sağlanması yönünde neler içerdiğini kısaca değerlendirdikten sonra, SHÇEK Kanunu ve özel rehabilitasyon merkezleriyle ilgili yönetmelikleri ulaşılabilirlik açısından kısaca değerlendirmek gereklidir.
Zihinsel özürlüler, Spastik Çocuklar ve İşitme Konuşma Özürlüler Özel Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmelikleri incelendiğinde, bu merkezlerde bulunması gereken fiziki özelliklerin oldukça sınırlı düzeyde tutulduğu ve belirlenen özelliklerin göreceli bazı ölçütlere indirgenerek ortaya konduğu görülmektedir. Her üç yönetmelikte de merkezin özürlüler/çocuklar için tehlike yaratmayacak ve ulaşıma uygun bir yerde olması istenirken, bu tehlikenin oluşmaması, ulaşımın ise kolaylıkla sağlanması için hangi özelliklerin bulunması gerektiği belirlenmemiştir. Diğer yandan yönetmeliklerde merkezlerin çok katlı binalarda da kurulabileceği hükmü bulunmaktadır. Fakat bu çok katlı binanın standartlara uygun asansöre, uygun özelliklere sahip basamaklı merdivenlere ve bunların yanında yine standartlara uygun tutunma bandlarına sahip olması gerekliliklerinden bahsedilmemektedir.
Yine merkezlerin iskan durumuyla ilgili aranacak şartlar arasında, çocukların oyun ve sportif faaliyetlerde kullanabilecekleri bir bahçenin bulunması gerektiği hükmü yer almaktadır. Fakat kent merkezlerine yakın yer seçen rehabilitasyon merkezlerinin bir bahçeye veya yeterli bir bahçeye sahip olmasını beklemek yersizdir. Oysa yönetmeliğin bu maddesi bir rehabilitasyon merkezi için son derece önemli bir gerekliliktir.
Diğer yandan, bina yakın çevresi ve girişlerinde merdiven varsa bunun yanında rampa bulunması, giriş kapısının uygun özellikler taşıması ve eşiksiz olması, zemin kaplamanın kaygan olmaması gibi bazı gereklilikler de yine bulunmamaktadır.
Merkezin kendinde bulunması gereken özellikler ise yalnızca aydınlatma, döşemelerin hijyeni, bazı emniyet önlemleri ve lavabo-banyo kullanımlarından bahsedilmesinden öteye gitmemiştir. Rehabilitasyon merkezlerinin etkinlik bölümleriyle ilgili olarak yönetmeliklerde aydınlatma, tavan yüksekliği, yer ve duvar döşemeleri, hijyen ve işitme ve konuşma özürlüler rehabilitasyon merkezleri için ses yalıtımı konularında bulunması gerekli niteliklerden bahsedilmektedir. Her üç yönetmelikte de kuruluşun sahip olması gereken bölümlerle ilgili bilgi bulunmaktadır, fakat bu bölümlerin en az alan ölçüsü, bölümler arası geçişin özellikleri, kullanılan kapı ve kapı geçişlerinin, koridorların nitelikleri gibi bazı önemli ölçütlere rastlanmamaktadır. Zihinsel özürlü ve spastik çocukların ortopedik özüre de sahip olma olasılığı ve ortopedik özürü bulunan çocuklar için ne tür düzenlemeler gerektiğinden zaten bahsedilmemektedir.
Yine rehabilitasyon merkezinin bölümlerinden biri olan lavabo-banyoların yalnızca çocukların kullanabileceği büyüklük ve yükseklikte olması ifadesi ise yetersiz kalmış, özürlü çocuklar için uygun özellikler taşıması gerekliliği, adedi, zemin kaplaması gibi noktalar vurgulanmamıştır. Diğer yandan rehabilitasyon merkezinin kendi içinde çok katlı olması durumunda taşıması gereken özelliklerde bulunmamaktadır. Ayrıca yatılı merkezlerin özelliklerinin gündüzlü merkezlerden oldukça farklı niteliklere sahip olması gerekliliği yadsınamaz. Fakat yönetmeliklerde bu konuyu açıklığa kavuşturacak herhangi bir bilgi de yer almamaktadır.
3.Bölüm: Rehabilitasyon Merkezlerinin Taşıması Gereken Özellikler
Rehabilitasyon merkezleri yönetmeliklerinin fiziksel düzenlemelerle ilgili eksiklikleri belirtilirken, aslında bu merkezlerin taşıması gereken özelliklerinden de kısmen bahsedilmiş oldu. Ulaşılabilir rehabilitasyon merkezleri oluşturulması için yapılması gereken çalışma, merkezlerden hizmet alan çocukların evlerinden buraya nasıl ulaştığı, merkezin kent içindeki konumu, bulunduğu binanın durumu, hizmet alan çocukların özür durumları gibi konuları içermelidir. Ayrıca merkez genel olarak ulaşılabilirlik özelliklerini taşısa da, bazı çocukların ek düzenlemelere ve donanımlara gereksinimleri olabilir. Bu gereksinimlerin tespiti ve yerine getirilmesi de son derece önemlidir.
İlk aşamada, rehabilitasyon merkezlerinin kentteki yer seçimleri, ulaşılabilirlikleri ile doğrudan ilişkilidir. Konut alanlarında veya bu alanlara yakın bölgelerde kurulacak merkezlerin, müstakil ve bahçeli yapılarda veya çocuk oyun alanları ve parklara yakın biçimde yer alması olasılığı artacaktır. Diğer yandan özellikle kent merkezlerine yakın bölgelere kurulan merkezlere ulaşım, trafik sıkışıklığı, otopark sorunu, kalabalık, ticari kullanımların mekanı düzensiz kullanılması gibi nedenlerle aslında daha zordur.
Rehabilitasyon merkezlerine en etkin ulaşım biçimi ise özel servisler olarak görülmektedir. Kullanıcının gereksinimlerine uygun tasarlanmış taşıtlarla ulaşımın sağlanması, diğer ulaşım türlerini kullanamayanlar için pek  çok sorunu çözecektir.Yurt dışında başta belediyeler olmak üzere gönüllü örgütler ve diğer bazı kuruluşlar bu tip hizmetleri düşük ücretlerle sunmaktadır. Ülkemizde özel rehabilitasyon merkezleri bunların öncülüğünü hizmet sunarak ve diğer kurum ve kuruluşları örgütleyerek yapmalıdır.
Farklı hizmet içeriğine sahip rehabilitasyon merkezlerinde ulaşılabilirliğin sağlanması için gereken özellikler ise şunlardır;
Merkezin yakın çevresinde düz ve kaygan olmayan zemin kaplamaları kullanılmalı, yeterli drenaj ve eğim sağlanarak su birikmesi önlenmeli, yükseklik farkları standartlara uygun rampa ile aşılmalı, sokak mobilyaları 85cm.’lik geçiş alanını engellemeyecek biçimde konmalı ve baş hizası 220 cm.’den yüksek olmalıdır.
Özürlü çocukları taşıyan servis ve özel taşıtlar için, uygun biçimde düzenlenmiş otopark yeri sağlanmalıdır.
Binanın girişinde merdiven bulunmamalı, zorunlu hallerde yanına standartlara uygun rampa konmalıdır.Giriş rahat, tehlikesiz, acele etmeyi gerektirmeyecek şekilde rüzgar, yağmur gibi hava şartlarından korunmuş bir sahanlıkla düzenlenmelidir.
Binanın giriş kapısı eşiksiz ve belli genişlikte olmalı, kapı tutamakları zıt renklendirilmelidir. Zil paneli bulunuyorsa, sesli ve ışıklı diyafon sistemi bulunmalı, panel belli yüksekliğe yerleştirilmelidir. Girişin devamındaki hol, çarpmaya olanak vermeyecek biçimde 220cm. yüksekliğinde temiz açıklığa sahip olmalı, koridor boyunca ve sonunda tekerlekli sandalye için gerekli manevra alanı bulunmalı, hol boyunca yükseklik farkları standartlara uygun rampa ile aşılmalıdır.
Rehabilitasyon merkezlerinin girişten farklı düzeylerde katlarda bulunduğu binalar, özellikle zihinsel özürlü çocuklar ve spastik özürlü çocuklara hizmet verenler mutlaka asansöre sahip olmalıdır. Bu asansör TSE standartlarına uygun olmalıdır. Bununla birlikte katlar arasındaki merdivenlerin sahanlık ve trabzanları da standarlara uygun olmalı, merdivenlerin her iki yanında da trabzan/tutunma bandı bulunmalıdır.
Rehabilitasyon merkezinin girişi düz ayak olmalı, kapı önünde yeterli açıklık bulunmalıdır. Tüm iç kapıların ve koridorların genişliği standartlara uygun olmalıdır. Kapılarda büyük camlardan kaçınılmalıdır. Kapı kolları rahat kavranabilmeli, eşik bulunmamalı, duvar ve kapı aparatları zıt renklendirilmelidir. Dolaşım alanı içinde gereksiz girinti ve çıkıntılardan kaçınılmalı, zorunlu olanların köşeleri yuvarlatılmalıdır.
Banyo ve tuvaletlerin kapıları dışa açılmalı, bu kullanımlarla koridor arasında kot farkı olmamalı, içinde yeterli kullanım alanı bulunmalı, ortopedik özürlü çocuklar için tutunma bantları yerleştirilmeli, lavabo ve klozetler çocuklar için düzenlenmiş standartlara uygun olmalıdır.
Farklı hizmet alanlarına sahip rehabilitasyon merkezlerinde fiziksel düzenlemeler açısından özür gruplarına göre dikkat edilmesi gerekli noktalar ise özetle şöyledir;
İşitme özürlü çocuklara hizmet veren rehabilitasyon merkezinin gürültüden uzak bölgeleri tercih etmesi önemlidir. Ses çalışmalarının yapıldığı bölümlerde ses yalıtımı ve akustik iyi düzenlenmeli, dikkat dağılmasına olanak vermeyecek biçimde tasarım yapılmalıdır. Ayrıca geniş mekanlar, farklı renk ve dokuda duvar yüzeyleri, oryantasyonu kolaylaştıran görsel işaretlemeler önemlidir.
Ortopedik özürlü çocuklar için en önemli gereksinim, hareket imkanlarını tümüyle kullanabilmesine olanak sağlayan mekanlardır. Daha önce bahsedilen basamaksız ve düz giriş, gerektiğinde rampa bulunması, dolaşım alanında yeterli açıklıkların sağlanması ve tuvalet-lavabo kullanımlarının yeterli alana sahip, yardımcı aparatlarla donatılması önemlidir. Bu grupta yer alan özürlü çocuklar için bahçenin oldukça önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Zihinsel özürlü çocuklara hizmet veren rehabilitasyon merkezlerinin, Down Sendrom’lu çocuklar için duyular üzerinde uyarıcı, algıları besleyen ve zenginleştiren, bol ve çeşitli hareket ve oyun olanakları sağlayan mekan özelliklerini taşıması önemlidir. Ayrıca merkezin yerinin toplumsal etkileşime elverişli olması bu çocukların gelişiminde yararlı olacaktır. Otistik çocuklar için ise, basit ve sade planlanmış bir mekan, bol ışıklı, dinlendirici renklerin hakim olduğu, az eşyanın bulunduğu ortamların sağlanması önemlidir. Bu çocukların sese duyarlılığı yüksek olduğundan ses yalıtımı önemlidir. Hiper aktif çocuklar için, rahatlatıcı yumuşak çizgi, renk ve dokudaki yüzeyler, basit ve sade tasarlanmış mekanlarının ortak alanlardan dağılımı, çocukların kontrolü ve kendilerini güvende hissetmeleri bakımından gereklidir. Odaların serbest hareket ve oyuna elverişli genişlikte olması tercih edilmelidir.
Görme özürlü çocuklar için, alana ait bilgiler, dokunma ve işitme duyusuyla geliştiği için, oryantasyonun farklı doku ve biçim kullanılarak sağlanması gereklidir. Rehabilitasyon merkezinin yön bulmada kolaylık sağlayan akılda kalıcı plan şemasına sahip olması, tek aksdan dağılım ve dolaşım alanlarının geniş düzenlenmesi önemlidir.
Sonuç olarak;
Daha önce iyileştirme çabalarının tümü özürlünün sahip olduğu özürüne yönelikti. Fakat günümüzde bu bakış açısı değişerek yerini ulaşılabilirlik özellikleri taşıyan mekanlar oluşturularak, özürlünün çevresinin de iyileştirilmesi ve aldığı rehabilitasyona yardımcı yaşam ortamının oluşturulması eğilimine bırakmıştır. Özürlünün bağımsız olarak istediği her mekana ulaşabilmesi ve bu mekanı dilediğince kullanabilmesini sağlamak ve bu bilinci yaymak, özürlülerle ilgili alanlarda çalışan herkesin görevleri arasındadır. Özel rehabilitasyon merkezlerinin görevlerinde biri ise, başta kendi merkezleri olmak üzere, kentsel çevrede ulaşılabilirlik ölçütlerinin hayata geçirilmesinin öncülerinden biri olarak, hizmet verdiği grubun aldığı rehabilitasyon ve eğitimi hayata geçirmesini desteklemektir.








































Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEDEF HASTALIĞI ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ