REHABİLİTASYON KURUMLARININ ÖNEMİ
REHABİLİTASYON KURUMLARININ ÖNEMİ
ÇAĞDAŞ TOPLUM VE ÇAĞDAŞ YAŞAM ANLAYIŞI İÇERİSİNDE HİZMET VEREN ÖZEL ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON KURUMLARI
Ülkemizde
engelli birey sayısı oldukça yüksektir. Çok genel bir istatistiki rakamla ülke
nüfusunun % 7-10 arasındaki birey sayısı engelli olup, özel hizmete ihtiyaç
duymaktadır. Nüfusun büyüklüğü göz önüne alınacak olursa sayı hiçte azımsanacak
düzeyde değildir. Büyük kentlerden kırsalın en ücra yerine kadar engelliler
birer birey olarak nüfus içerisinde yerini almış bulunmaktadır. Öyle ki kendi
halindeler, özel eğitim hizmetlerinden yararlananların sayısı ne yazık ki çok
az.
Herhangi
bir nedenle engelli grubuna dahil olan bireyi; kendisine yeterli, topluma
yararlı bir birey haline getirmek, onların hakkı, sosyal devletin görevi ve
insan hakları anlayışının bir gereğidir.
İnsanların
özlük hakkı olan eğitimi ve ayrıca engellilerin eğitimini Anayasamız ve
yasalarımız güvence altına almış bulunmaktadır. Anayasamızın
61. maddesinde; “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına
intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” denilmektedir. Anayasamızın bu açık
hükmüne rağmen bugün, engellilere verilen hizmetlerde bir çok sorunla
karşılaşılmaktadır.
Engellilerin
toplumsal yaşama katılımlarının sağlanmasında, bilgi birikiminin oluşması ve
uygulanmasında, engelliler için öngörülen hizmetlerin yönetiminde ve
geliştirilmesinde devlet hizmetlerinin yanı sıra özel eğitim ve rehabilite
hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylere hizmet sunan “Özel Özel Eğitim ve
Rehabilitasyon Kurumları”na duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır.
Özel
Eğitim ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin Verilmesinde Özel Özel Eğitim ve
Rehabilitasyon Kurumlarının Önemi
“Özel
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları”; zihinsel, bedensel, sosyal,
ruhsal, duygusal, konuşma, görme ve işitsel gibi engelleri nedeniyle normal
yaşamın gereklerine uyamama durumunda olan bireylerin, fonksiyon kayıplarını
gidermek ve toplum içinde kendi kendilerine yeterli olmalarını sağlayıcı
beceriler kazandırmak üzere kurulmuş ve bu doğrultuda hizmet veren kurumlardır.
Milli
Eğitim Bakanlığı (Özel Özel Eğitim İlköğretim Okulları ve Özel Özel Eğitim
Kursları) veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (Zihinsel, Spastik
ve İşitme-Konuşma Özürlüler Rehabilitasyon Merkezleri) bağlı olarak açılmış
olan özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının nihai amacı engelli bireyi
toplum içerisinde kendi kendine yeterli hale getirmek ve böylece onların
topluma kazandırılmasını sağlamaktır.
Bu
kurumlar, özel eğitime ihtiyacı olanlara yönelik yapılan inceleme, tespit ve
araştırmalar çerçevesinde elde edilen sonuçlara göre yeni hizmet modelleri
geliştirmeyi ve bu alana katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Kurumlara,
çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlikleri açısından
akranlarından beklenen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireyler kabul
edilir. Ağır, orta ve hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olanlar ile öğrenme
yetersizliği olanlar; işitme, görme, ortopedik ve sinir sistemlerinin
zedelenmesi ile ortaya çıkan yetersizliği olanlar; dil ve konuşma, sosyal ve
duygusal uyum ve özel öğrenme güçlüğü olanlar; birden fazla alanda yetersizliği
olanlar; otistik, down veya rett sendromlular; oryantasyon, hiperaktif ve
öğrenme güçlüğüne sahip olanlar bu hizmetlerden yararlanabilirler. Dolayısıyla
farklı engel grupları bu hizmet ağından yararlanma imkanı ve fırsatı
bulabilmektedir.
Bu
hizmetler özel olarak ve amaca uygun bir şekilde oluşturulmuş ortamlarda
verilmektedir. Bu ortamlar; eğitim programlarının öngördüğü bilgilerin ve
davranış kalıplarının öğretildiği, günlük yaşayış faaliyetlerinin ve
becerilerinin kazandırıldığı, varolanların geliştirildiği, motor
fonksiyonlarının artırıldığı ve uygulamaların yapıldığı mekanlardır. Özel
eğitime uygun olarak hazırlanmış bu mekanlarda geliştirilen teknik, yöntem ve
materyaller uygulama alanı bulmakta ve böylece bunların geliştirilmesi imkanı
doğmaktadır.
Bu
mekanlar, engel türlerine göre yapılandırılmakta ve bu alanda eğitim görmüş
meslek elemanlarınca yönetilmektedir. Kurumlardaki
bireylerin eğitim ve rehabilitasyonu; sosyal hizmet uzmanı, psikolog, psikolojik
danışman, fizyoterapist, özel eğitim uzmanı, çocuk
gelişimi ve eğitimi uzmanı, konuşma terapisti, el sanatları ve uğraşı
terapisti, özel eğitim sınıf öğretmeni gibi
meslek elemanlarından oluşan ekip tarafından ekip çalışması ilkelerine uygun
olarak yürütülmektedir. Ayrıca doktor ve
hemşire gibi sağlık elemanları, üniversitelerden akademisyenler ile çeşitli
kurumlarda görev yapan meslek elemanlarının desteği, görüşü ve gerektiğinde
gönüllü olarak katkıları alınmaktadır. Yardımcı personel olarak çocuk
eğiticisi, sekreter, şoför, teknik eleman ve hizmetli olmak üzere çeşitli
personel çalışmaktadır. Bu nedenle bu kurumlar önemli bir istihdam alanı
oluşturmaktadır.
Bunların
yanı sıra özel eğitim ve rehabilite hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylerin
eğitim ve öğretimleri sonucu, kendine ve topluma faydalı kişiler olarak
yetişebilmeleri ve istihdamları için uygun işyerleri araştıran, engelli
istihdamına elverişli iş kolları ile ilgili olarak motive edici, rehberlik ve
koordinatörlük hizmetleri veren ve onlara bu konuda gerekli rehberliği yapan
özel kurumlar engelli bireylerin de çalışma yaşamına girmesinde pay sahibi
olabilmektedir.
Özel
kurumlar, özel eğitim ve rehabilitasyonla ilgili olarak hazırlanan yazılı ve
görsel materyalleri elde ederek ailelerin ve toplumun bilgilendirilmesinde
kullanmaktadır. Ayrıca, kendi bünyesinde engelliler alanına ilişkin bilimsel
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunarak, bu faaliyetleri çeşitli
etkinlikler çerçevesinde kamuoyuna duyurmaktadır. Böylece engelliliğin bilinen
ve bilinmeyen pek çok nedenleri eğitim yoluyla az ya da çok kamuoyuna
duyurularak genel anlamda toplumun bu konuda bilinçlenmesi sağlanmış
olmaktadır.
Dolayısıyla
toplum içerisinde bireyle birlikte aile önemli bir yer tutmaktadır. Engelli bireyin
kabulü, bakımı, yetiştirilmesi ve topluma kazandırılmasında ailenin yeri çok
çok büyüktür. Özel eğitimde ise engelli birey ailesine yaklaşımlar ve aile
eğitimleri bu açılardan önemini artırmaktadır. Günümüz modern eğitim anlayışı
bireyin bütün yönleri ile devamlı surette gelişmesini amaçlar. Modern eğitim
aileyi kendi bünyesi dışında bırakamaz. Özel eğitimde aile eğitimi modern
eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. O halde bu anlayışla kurulan özel kurumlar,
aile eğitim faaliyetlerini kendi kapsamına alacak şekilde örgütlemekte ve
engelli bireyin bir “kişi” ve bir “bütün” olarak gelişmesini hedeflemektedir.
Bireyin bütün yönleri ile devamlı surette gelişmesini hedefleyen Özel
Kurum’lar, aile eğitim faaliyetlerini kendi kapsamına alacak şekilde programlarını
oluşturmaktadır. Bu programlar sayesinde aile içinde yaşanan olumsuz değişim ve
dengelerde, aile üyelerinin ve özellikle çocukların bu dönemleri daha az
zararla atlatabilmesi için sürekli olarak aileye psikolojik ve sosyal destek
verilmektedir.
Engellilerin
gerek bedensel gerekse ruhsal özellikleri nedeniyle kendi yakın çevrelerinde ve
toplum içerisinde aşağılanmadan bağımsız hareket edebilmeleri ve toplumda
yaşayan bireylerle iletişim ve etkileşim kurabilmeleri için uygun ortamlar
hazırlamak, onların yarınlarını güvence altına almalarını sağlamaya yönelik
destek oluşturmak özel eğitim ve rehabilitasyon sürecinin bir parçasını
oluşturmaktadır.
Tüm bu
anlatılanları kendisine hedef edinmiş olan “Özel Özel Eğitim ve
Rehabilitasyon Kurumları” çeşitli nedenlerle birçok sorunla karşı karşıya
kalabilmektedir.
Özel
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumlarının Karşılaştığı Sorunlar ve Bu
Sorunlara Çözüm Önerileri
Genel
olarak hizmet veren veya üretim yapan tüm kurumların yaşamsal sürecinde
birtakım sıkıntıları söz konusu olduğu gibi özel özel eğitim ve rehabilitasyon
kurumlarının da birtakım sıkıntıları söz konusudur.
Özellikle
günümüz piyasa şartlarındaki istikrarsızlık, kanunların yetersizliği veya
uygulanmasındaki güçlükler ve ticari güvende yaşanan sıkıntılar bu sorunların
sac ayaklarını ve ana kaynaklarını oluşturmaktadır.
Sorunların
artması veya bu kurumların hizmet üretmek yerine sorunlarla baş etmeye
çalışması beraberinde hiçte göz önüne getirilmeyen, asıl sonuçları engelli
birey ve ailesine yansıyan/yansıyacak olan bir tabloyu karşımıza getirmektedir.
Kuşkusuz;
engellilikle karşı karşıya olmak başta engelli bireyi ve ailesini, engelli
bireyle yaşayan yakınlarını ve genel olarak da toplumun bütününü kapsayan
sorunları da beraberinde taşır. Ancak hiçbir sorun çözümsüz değildir. Çözüm
üretirken mevcut yaklaşımlar yıkıcı nitelikte olmamalıdır. Engellinin yetenek
ve kapasitesini geliştirmeye yönelik önlemlerin alınması bu alanda hizmet
üreten kurumların sorunsuz işleyişi ile yakından ilgilidir. Sorunları çözümlenmeye
çalışılan hizmet kurumları sorunsuz hizmet verme çabası içerisinde olacaktır.
Bu
nedenle özel kurumların işleyiş ve ekonomik sorunlarını en aza indirebilmek,
büyük ölçüde gelir kayıplarını önleyebilecekleri ve rahat çalışabilecekleri bir
işleyişin olmasına bağlıdır. Bu da konuyla ilgili tedbirlerin bir an önce
alınmasını zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde
engellileri kapsayan yasal düzenlemelere baktığımızda; eğitim, sağlık, istihdam
ve topluma tam katılım konularındaki yasaların içeriklerinde kurumların ve engellilerin
haklarının korunmaya çalışıldığını görmekteyiz. Ancak, bu yasaların uygulamaya
yansımasında pek çok aksaklığın olduğu bir gerçektir.
Özel
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları, gerek işleyişinden gerekse hizmet
verdiği kişi ve ailelerden kaynaklanan bir çok sorunla karşı karşıya
kalabilmektedir. Bu sorunların bazılarını ve çözüm önerilerini şu şekilde
sıralamak mümkündür:
1. Engellilerin
sorunları genel olarak
değerlendirildiğinde sorunlarının gözardı edilemeyecek boyutlara ulaştığı
görülmektedir. Bu nedenle engellilerin sorunlarının farklı boyutlarını
inceleyen ve birbirini tamamlayan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu
çalışmaları yapan ve yapacak olan özel kurumların bu çabalarının göz ardı
edilmemesinde ve desteklensinde fayda olacaktır.
2. Yukarıda
da belirtildiği gibi Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları Milli Eğitim
Bakanlığı veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak
açılmakta ve faaliyet göstermektedir. Dolayısıyla devletin farklı kurumlarına
bağlı olarak faaliyet gösteren bu kurumların farklı işleyişlerinden kaynaklanan
sıkıntıların giderilmesinde bu
farklılık göz önünde bulundurulmalıdır. Hiç bir kurumun tek başına engelli
sorunlarını çözümlemede yeterli olmayacağı açıktır. Dolayısıyla engellilere
hizmet götüren kurumların işbirliği yapması ve eşgüdümlü çalışması zorunludur.
3.
Her alanda olduğu gibi özel eğitim
ve rehabilitasyon alanında da ihmallerin ve istismarların olması ihtimaldir.
Sonuçta bir kurumun yapmış olduğu bir hatanın bedeli tüm kurumlara
yansıyabilmektedir. Bu da meslek elemanlarınca yürütülen ve ciddi ve ehil
insanların elinde işleyen kurumları yıpratabilmektedir.
4.
Özel eğitimle ilgili meslek elemanlarının üniversitelerin ilgili bölümlerinden
sınırlı sayıda mezun olması ve alanla ilgili yetişmiş personelin yetersizliği
çok önemli sorunlardan birisidir. Engellilere yönelik çalışan uzman personelin
sayısal yetersizliği giderilmelidir. Bu sayısal yetersizlik üniversiteler veya
ilgili kurumlar tarafından açılacak olan eğitim ve uzun süreli programlar ile
giderilebilir.
5.
Özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmek için ön koşul niteliği taşıyan
sağlık kurulu raporu almak engelli ve ailesi için zor bir süreç içermektedir.
Her yıl sağlık kurulu raporunun yenilenmesi engelli bireyi ve aileyi zor durum
bırakmaktadır. Kaldı ki genellikle belirlenen bir yıl gibi bir süre özel eğitim
için çok kısa bir süredir. Bu sürenin kısalığı engelli bireyin özel kuruma
devam sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Özel eğitim hizmetlerinin
bedelinin ilgili kurumlarca ödenmesi için bütçe uygulama talimatına göre her
yıl yeniden rapor alma koşulunun kaldırılmasının ve sağlık kurulu raporunun
geçerlik sürelerinin en az üç yıl olmasının sağlanması gerekmektedir.
6.
Engelli birey için sağlık kurulu raporu alırken engelli birey ve ailesine
hastaneler tarafından kolaylık sağlanması, defalarca hastaneye gidip gelmesinin
önlenmesi, “kolaylık poliklinikleri”nden ivedilikli ve hoşgörülü bir biçimde
yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Böylece ailenin üzerinden önemli bir yük
kalkmış, bu doğrultuda özel kurumlar tarafından verilen eğitim de sırf sağlık
kurulu raporu nedeniyle kesintiye uğramamış ve verilen eğitim aksamamış
olacaktır.
7.
Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetine ihtiyaç duyan engelli bireylerin eğitim
ve rehabilitasyon ücreti belirli ölçülerde bütçe uygulama talimatı
doğrultusunda velisinin bağlı bulunduğu kurum (Emekli Sandığı ve SSK)
tarafından karşılanmaktadır. Ancak Bağ-Kur ve sosyal güvencesi olmayanlar bu
hizmetin dışında kalmaktadır. Sosyal güvenlik kapsamı dışındakiler için bu
sorun Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumlarının hizmetlerinden
yararlananlar oranında ücretsiz eğitimleri yasal biçimde sağlanabilir ve bu
kurumlara bu hizmetlerinin karşılığı olarak belirli ölçülerde vergi muafiyeti
getirilebilir.
8.
Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta Müdürlükleri, Emekli Sandığı, Bakanlık ve
Genel Müdürlükler’e bağlı saymanlıklar engellilerin eğitim, tedavi ve
rehabilitasyonlarının karşılığı olan ücreti engelli bireyin velisine ödeme
yapmaktadır. Dolayısıyla yapılmış ödemelerin özel kurumlara geç yansıması veya
velinin ödemeyi geciktirmesi özel kurumları zor durumda bırakabilmektedir. Bu
nedenle ilgili saymanlıkların hizmet karşılığı yapacakları ödemeleri doğrudan
özel kurumlara yapması bu sorunu çözecektir.
9.
Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı müdürlüklerinden alınan engellilerin eğitim,
tedavi ve rehabilite hizmetleri karşılığı ücretlerin alınabilmesi için çok sayıda
evrakın hazırlanması aileleri olduğu kadar kurumları da yıpratmaktadır. Bu
nedenle mümkün olduğunca kırtasiyeciliğin azaltılması ailelerin ve kurumların
işini kolaylaştıracaktır.
10.
Özel kurumlar tarafından engellilere verilen eğitim, tedavi ve rehabilite
hizmetleri karşılığı ücretlerin özel kurumlara tek elden yapılması aslında
alanda yaşanan kargaşayı tamamen kaldıracaktır. Örneğin bu ödemeler tamamen
Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulacak olan bir birim tarafından yürütülebilir.
11.
Özel kurumların ödemiş olduğu yüksek vergi tahakkukları ve katma değer vergisi
oranının yüksek oluşu bu kurumları ekonomik yönden zor durumda
bırakabilmektedir. Bu nedenle uygun vergi indirimi veya muafiyetlerin
yapılabilmesi ve buna yönelik birtakım kolaylıkların getirilmesi kurumların
daha sağlıklı işleyişini sağlayacaktır.
12.
Engellilerin yaşamış oldukları dönem ve bugünkü insan ilişkileri göz önüne
alındığında sosyal çevrenin engelliler için çok önemli olduğu belirlenmiştir.
Sosyal destek sistemi olarak adlandırılan bu ilişki ağının canlı tutulabilmesi
her ne kadar engellinin maddi yeterliliklerine bağlı olduğu düşünülse de toplum
içerisinde bu ilişki ağının güçlendirilmesine yönelik olarak, sosyal moral
propagandalarının yapılması gerekmektedir.
Sonuç
Özel bir
eğitim ve uzmanlık alanı gerektiren özel özel eğitim ve rehabilitasyon
hizmetlerinin işleyişi her nedense sadece ekonomik boyutları ile ele
alınmaktadır. Oysa bu durum bir çok boyutu ile değerlendirilebilir. Alanda
yapılan güzel çalışmaları, yine alanda karşılaşılan sıkıntılar gölgelemektedir.
Nüfusu
ve sorunlarına karşılık bir çok ihtiyaçları artan engellilerin, yaşadıkları
çevrenin değişen demografik, psikolojik ve sosyo-ekonomik koşullarına uyum
sağlamalarında özel özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarının üstleneceği rol
giderek önem kazanmaktadır.
Genel
bir yaklaşımla özel eğitime ve rehabilitasyona ihtiyaç duyan bireylere hizmet
veren özel kurumların bu alanla ilgili kamu kurumları ile eşgüdüm içerisinde
hizmet programları üretmesi ve uygulaması engellilere verilecek hizmetlerin
etkinliğini ve verimini artıracaktır.
Özel
eğitim ve rehabilitasyon alanının vazgeçilmez kurumları olan özel özel eğitim
ve rehabilitasyon kurumları; toplumdaki özel eğitim ve rehabilitasyon
hizmetlerine ihtiyaç duyan bireylerin ve grupların ihtiyaçlarının
karşılanmasında devlet hizmetinin yanı sıra devlet hizmetlerini tamamlar
nitelikte ve özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri anlayışına uygun olarak
verdiği hizmetlerle alandaki ihtiyacı gidermektedir.
Günümüz şartlarına uygun nitelik ve kalitede hizmet vermek
amacını ilke edinmiş olan ve mevcut rezerv kapasitesi, fiziksel donanımı,
tecrübeli uzman kadrosu ve özellikle ileriye yönelik kalıcı bilimsel plan ve
programları ile hizmetlerini sürdüren bu kurumlara duyulan ihtiyaç gün geçtikçe
artmaktadır.
Sonuç
olarak, engellinin toplum içerisinde üretken ve katılımcı bir birey olmasını,
onun bağımlılığını en aza indirgeyecek kapasite geliştirmesini, tüketici
olmaktan çıkıp üretici olmasını, kendine güveninin artmasını, hizmetlerde
çağdaş teknolojilerin kullanılmasını, mevcut kaynakları yükseltecek ve yeni
kaynaklar oluşturacak yeterli finansmanın sağlanmasını öngören bir politika
oluşturmaya ve böyle bir politikaya yaklaşım sürecine ihtiyaç vardır. Böylece
ayrımcılık gözetmeyen, gelişmiş olmanın temeli olan insanının toplum içerisinde
eğitilmiş ve üretken birey olmasına katkıda bulunacak, engellinin insan hak ve
özgürlüklerine ve özerkliğine, sosyal güvencesine sahip çıkacak, yasalar
oluşturacak ve bu yasaları uygulamaya aktaracak “engelliler politikası”na
ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal Devlet olmak bunu gerektirir. Demokratik ve
Sosyal Devlet, engellisine sahip çıktığı gibi bünyesinde yer alan ve hizmet
anlayışında olan kurumlarına da sahip çıkar.
Yorumlar
Yorum Gönder