ÖZÜRLÜ İSTİHDAMINDA KÜRESEL EĞİLİMLER
Dünya Sağlık Örgütü’nün Dünya Bankası ile
ortaklaşa yayımladığı 2011 tarihli “Dünya Özürlüler Raporu”, özürlü nüfus
temasının iktisadi kriz ortamında da göreli önemini sürdüreceğini
göstermektedir. İş ve istihdam konusunun
ayrı bir bölüm altında incelendiği Dünya Özürlüler Raporu’nda ilk olarak özürlü
istihdamı bakımından işgücü piyasasının görünümü ortaya konmuş, ardından işgücü
piyasasına katılımı engelleyen hususlar tanımlanmış ve nihayet engellerin
aşılmasına dönük müdahale araçlarının üzerinde durulmuştur.
Aşağıda, Tablo 1’de özürlü istihdamının
seçilmiş ülkelerdeki göstergeleri yer almaktadır. Tablo verileri ile mukayeseli
analize kalkışmadan önce, çalışma yaşı aralıklarının ülkeler arasında
farklılaşmakta olduğu, bir bilgi notu olarak belirtilmelidir. Bunun yanında,
özürlü istihdamına ilişkin veri setlerinde gözlenen genel sorunlar da
mevcuttur. Öncelikle birçok ülkede henüz özürlü istihdamı konusunda sistematik
bir veri dizini mevcut değildir. ILO'nun 2003 tarihli taramasına göre 111
ülkenin 16'sında özürlü istihdamına ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır
(WHO-WB, 2011, s.237). Özürlü istihdamına ilişkin sistematik ve sürekliliği
bulunan bir veri setine sahip olmak, ülkeler bakımından adeta bir gelişmişlik
göstergesidir. Zira veri yoksunu ve yoksulu ülkelerin tamamı düşük ve orta
gelirli ülkeler grubunda yer almaktadır. Bu metodolojik hususları not ederek
aşağıdaki tabloya bakılırsa ülkeler arasında özürlü istihdamın genel istihdama
oranının %30 ila %80 arasında dağıldığı görülecektir.
Tablo 1. Seçilmiş Ülkelerde İstihdam Oranları
Ülke
Yıl
Özürlü
istihdamı (%)
Genel
istihdam (%)
Özürlülerin
genel istihdama oranı
İsviçre
2003
62.2
76.6
0.81
Zambiya
2005
45.5
56.5
0.81
Meksika
2003
47.2
60.1
0.79
Norveç
2003
61.7
81.4
0.76
Kanada
2003
56.3
74.9
0.75
Almanya
2003
46.1
64.8
0.71
Avusturya
2003
43.4
68.1
0.64
Hollanda
2003
39.9
61.9
0.64
Hindistan
2002
37.6
62.5
0.61
Avustralya
2003
41.9
72.1
0.58
İngiltere
2003
38.9
68.6
0.57
ABD
2005
38.1
73.2
0.52
İspanya
2003
22.1
50.5
0.44
*Türkiye
2002
21.7
48.7
0.44
Japonya
2003
22.7
59.4
0.38
Peru
2003
23.8
64.1
0.37
Polonya
2003
20.8
63.9
0.33
Güney Afrika
2006
12.4
41.1
0.30
Not*: Bu tablo için bkz. WHO
(Dünya Sağlık Örgütü) & WB (Dünya Bankası), 2011, s.238. Tablodaki Türkiye
verisi “2002 Türkiye Özürlüler Araştırması” sonuçlarına dayanarak tarafımızca
ilave edilmiştir.
Tabloya,
“2002 Türkiye Özürlüler Araştırması” verilerine dayanarak tarafımızca ilave
edilen Türkiye satırına bakıldığında ise sözü edilen oranın %44 olduğu
görülecektir. %12’lik değeri ile Güney Afrika dışarıda bırakılırsa Türkiye,
Polonya ile birlikte özürlü istihdamının en düşük olduğu ülke durumundadır
(%21). Türkiye, genel istihdam oranları bakımından da (%48) en düşük skora
sahip ülke konumundadır.
Dünya
Sağlık Örgütü'nün 51 ülkeyi kapsayan taraması, özürlü istihdamının, genel
istihdamdaki eğilimlere benzer şekilde cinsiyete göre belirgin bir şekilde
farklılaştığını ortaya koymaktadır. Aşağıdaki tablonun (Tablo 2) “tüm ülkeler”
sütununda yer aldığı gibi, özürlü istihdamı erkekte %50'lerde (%52,8)
seyrederken kadında %20'nin altına düşmektedir (%19,6). Engeli bulunmayan
işgücü bakımından ise erkek istihdamı %65, kadın istihdamı %30 kadardır.
Tarafımızca ilave edilen Türkiye verisi, özellikle özürlü kadın istihdamı
bakımından hayli düşündürücü bir tabloya işaret etmektedir; Türkiye’de özürlü
kadın istihdamı dünya ortalamasının üç kat gerisindedir (%6,7). Özürlü istihdam
oranlarına etki eden çok sayıda faktör arasında “özür türleri” ön plana
çıkmaktadır. Birçok uluslararası çalışmada ortaya konduğu gibi zihinsel
özürlüler, bedensel özürlülere kıyasla istihdam olanaklarından çok daha
uzaktırlar. İstihdam biçimlerine bakıldığında birçok
ülkede işgücü piyasasının yaygın bir şekilde enformel karakter taşıdığı
görülmektedir. Örneğin Hindistan’da özürlü istihdamının %87’si enformel
sektördedir (WHO-WB, 2011, s.239).
Tablo 2. Cinsiyete Göre
İstihdam Oranları, Özürlü Olan ve Olmayan Yanıtlayıcıların Dağılımı
Düşük-gelirli
ülkeler
Yüksek-gelirli
ülkeler
Tüm
ülkeler
Diğer
%
Özürlü
Diğer
%
Özürlü
Diğer
%
Özürlü
Erkek
71.2
58.6
0.48
53.7
36.4
0.68
64.9
52.8
0.81
Kadın
31.5
20.1
0.64
28.4
19.6
0.69
29.9
19.6
0.65
Türkiye
Erkek
70.7
32.2
0.45
Kadın
28.2
6.7
0.30
Not*: Bu tablo için bkz. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) & WB
(Dünya Bankası), 2011, s.238. Tabloda tarafımızca ilave Türkiye verisi “2002
Türkiye Özürlüler Araştırması” bulgusuna dayanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya
Bankası’nın birlikte kaleme aldıkları bu raporda esnek istihdam biçimleri
ihtiyatlı bir dille önerilmektedir. Rapora göre özürlü çalışan, mesai
saatlerinin düzenlenmesi başta olmak üzere, çalışmanın birçok boyutunda
esnekliğin sağlanmasına ihtiyaç duyabilir. Dolayısıyla belirli süreli ve kısmi
zamanlı işler gibi, bünyesinde esneklik barındıran istihdam biçimleri ilgi de
çekebilir. Öte yandan Rapor, yüksek esneklik barındıran geçici ve kısmi zamanlı
istihdam biçimlerindeki düşük ücret, düşük sosyal getiriler ve olumsuz sağlık
koşullarının varlığına da dikkat çekmektedir. Özürlü olan ve olmayan işgücü
arasındaki kayda değer ücret farklılıkları yaygın bir olgudur. Buna bir de
cinsiyet değişkeni ilave edildiğinde, en düşük ücreti, özürlü kadın çalışanın
aldığı gözlenmektedir. Özürlü olan ve olmayan işgücü arasındaki ücret
farklılaşmasını tümüyle emek üretkenliği ile açıklayan yaklaşımları, araştırma
verilerine dayalı bulgularla eleştiren Dünya Sağlık Örgütü, bu konuda özürlü
çalışanların açık bir ayrımcılığa tabi tutulduklarını vurgulamaktadır.
Görüldüğü gibi, gerek ülkemizde gerek dünyada
özürlülerin istihdam edilme oranları oldukça düşüktür (AB Komisyonu, 2010;
Tufan ve Arun, 2002). Özürlülerin
durumunu ‘sosyal felaket’ olarak niteleyenler de mevcuttur (Tufan ve Arun,
2002). Avrupa’da özürlülerin ancak %50’sinin istihdam edildikleri ve çoğunluğunun
düşük ücretle çalıştırıldıkları, dolayısı ile zor ekonomik koşullarda
yaşadıkları bildirilmektedir (AB Komisyonu, 2010).
Özürlü çalışanların işgücü piyasasına girmeleri
önünde kayda değer engeller söz konusudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 tarihli
raporunda sözü edilen engeller “Erişim Güçlüğü”
başlığı altında toplanmıştır. Buna göre, örgün ve mesleki eğitim ile gerekli
finansal kaynaklara erişim konusundaki dezavantajlar, özürlülerin işgücü
piyasasına dahil olmaları önündeki belli başlı ‘çevresel engeller’ olarak
tanımlanmıştır (WHO-WB, 2011, s.239).
Erişim güçlüğünü pekiştiren bir diğer faktör de özürlülerin yetenekleri
ve performansları gibi konulardaki yaygın yanlış anlamaların-önyargıların
varlığıdır. Özürlü çalışanın diğer çalışana kıyasla daha düşük üretkenlikle
çalışacağı şeklinde özetlenebilecek bu yanlış yargılar, sadece dışarıda değil,
çoğu durumda, özürlü işgücünün kendi hanesinde de gözlenebilmektedir. Tam da bu
yüzden özürlülerde özgüven kaybı ortaya çıkmakta, bir iş yapmak ve çalışmak
hususundaki beklentileri zedelenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün anılan
raporunda bu durum, “özürlülerin toplumsal yalıtılmışlığı” kavramı ile
nitelenmiştir. Özürlülerin sosyal
hayata katılım konusunda zorlanan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan bir kesim
olduğunu ortaya koyan çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmalarda, sosyal dışlanmanın, toplumun dışına itilme
ve yoksulluk, beceri ve öğrenme fırsatlarının eksikliği ya da ayrımcılığın bir
sonucu olarak topluma tam katılamama olarak ele alınan bir süreç olduğu
vurgulanmaktadır.
Özürlü nüfusun bir bütün olarak yaşadığı
olumsuzluklar, cinsiyet değişkeni çerçevesinde farklılaşmakta, özürlü kadınlar
özürlü erkeklere kıyasla daha olumsuz tutumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu
olumsuz tutumlar işyerine de taşınmaktadır. Kadınların erkeklere kıyasla daha
fazla işten çıkarılma riski olması gibi, özürlü kadın çalışanların da özürlü
erkek çalışanlara kıyasla daha fazla işsiz kalabildikleri görülmektedir
(Randolpha, ve Andresenb, 2004). Çalışma yaşamında, çalışan özürlü kadınlar iki
yönlü dezavantaja sahiptirler; hem kadın olarak hem de özürlü olarak iş
yaşamında ayrımcılıkla karşılaşmaktadırlar (Fulton ve Sabornie, 1994).
İşverenlerin
özürlü istihdamına yönelik tutum ve davranışları konusunda yapılan uluslararası
araştırmalar, eskiye kıyasla nispi bir iyileşme görülmekle birlikte, bu alanın
hala problemli olduğunu ortaya koymaktadır (Jacoby, Gorry ve Baker, 2005).
Özetle, özürlü istihdamının genel görünümü konusunda Dünya
Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası’nın “Dünya Özürlüler Raporu 2011” adlı belgesinde çizilen
tablo ile akademik çalışmaların bulguları büyük
ölçüde örtüşmektedir. Bu örtüşme, özürlü istihdamını artırmaya dönük politika
araç ve unsurlarının neler olduğu konusunda da sürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü
ve Dünya Bankası’nın (2011, s.240) raporunda, istihdam ve çalışma bakımından,
özürlü işgücünün önündeki engelleri ortadan kaldırmaya dönük politika araç ve
unsurları şöyle sıralanmıştır: Yasa ve yönetmelikler; amaca dönük özel
müdahaleler; mesleki eğitim ve rehabilitasyon; mikro-finans ve kendi işini
kurma; sosyal koruma; tutumları değiştirmeye dönük çalışmalar. Özürlü
istihdamını geliştirme ve iyileştirmeye dönük burada sıralanan politika
unsurlarını mutlaklaştırmayan Dünya Sağlık Örgütü, bu unsurların maliyet ve
getirilerinin ülkeden ülkeye farklılaşabileceği görüşündedir. Tam da bu noktada
konuya ilişkin sistemli araştırmaların yapılarak periyodik veri toplanması
büyük önem kazanmaktadır. İzleyen bölümde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bünyesinde Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen
saha çalışmasının özet bulgularına yer verilecektir.
Tablo 1. Seçilmiş Ülkelerde İstihdam Oranları
Ülke
|
Yıl
|
Özürlü
istihdamı (%)
|
Genel
istihdam (%)
|
Özürlülerin
genel istihdama oranı
|
İsviçre
|
2003
|
62.2
|
76.6
|
0.81
|
Zambiya
|
2005
|
45.5
|
56.5
|
0.81
|
Meksika
|
2003
|
47.2
|
60.1
|
0.79
|
Norveç
|
2003
|
61.7
|
81.4
|
0.76
|
Kanada
|
2003
|
56.3
|
74.9
|
0.75
|
Almanya
|
2003
|
46.1
|
64.8
|
0.71
|
Avusturya
|
2003
|
43.4
|
68.1
|
0.64
|
Hollanda
|
2003
|
39.9
|
61.9
|
0.64
|
Hindistan
|
2002
|
37.6
|
62.5
|
0.61
|
Avustralya
|
2003
|
41.9
|
72.1
|
0.58
|
İngiltere
|
2003
|
38.9
|
68.6
|
0.57
|
ABD
|
2005
|
38.1
|
73.2
|
0.52
|
İspanya
|
2003
|
22.1
|
50.5
|
0.44
|
*Türkiye
|
2002
|
21.7
|
48.7
|
0.44
|
Japonya
|
2003
|
22.7
|
59.4
|
0.38
|
Peru
|
2003
|
23.8
|
64.1
|
0.37
|
Polonya
|
2003
|
20.8
|
63.9
|
0.33
|
Güney Afrika
|
2006
|
12.4
|
41.1
|
0.30
|
Not*: Bu tablo için bkz. WHO
(Dünya Sağlık Örgütü) & WB (Dünya Bankası), 2011, s.238. Tablodaki Türkiye
verisi “2002 Türkiye Özürlüler Araştırması” sonuçlarına dayanarak tarafımızca
ilave edilmiştir.
Tabloya,
“2002 Türkiye Özürlüler Araştırması” verilerine dayanarak tarafımızca ilave
edilen Türkiye satırına bakıldığında ise sözü edilen oranın %44 olduğu
görülecektir. %12’lik değeri ile Güney Afrika dışarıda bırakılırsa Türkiye,
Polonya ile birlikte özürlü istihdamının en düşük olduğu ülke durumundadır
(%21). Türkiye, genel istihdam oranları bakımından da (%48) en düşük skora
sahip ülke konumundadır.
Dünya
Sağlık Örgütü'nün 51 ülkeyi kapsayan taraması, özürlü istihdamının, genel
istihdamdaki eğilimlere benzer şekilde cinsiyete göre belirgin bir şekilde
farklılaştığını ortaya koymaktadır. Aşağıdaki tablonun (Tablo 2) “tüm ülkeler”
sütununda yer aldığı gibi, özürlü istihdamı erkekte %50'lerde (%52,8)
seyrederken kadında %20'nin altına düşmektedir (%19,6). Engeli bulunmayan
işgücü bakımından ise erkek istihdamı %65, kadın istihdamı %30 kadardır.
Tarafımızca ilave edilen Türkiye verisi, özellikle özürlü kadın istihdamı
bakımından hayli düşündürücü bir tabloya işaret etmektedir; Türkiye’de özürlü
kadın istihdamı dünya ortalamasının üç kat gerisindedir (%6,7). Özürlü istihdam
oranlarına etki eden çok sayıda faktör arasında “özür türleri” ön plana
çıkmaktadır. Birçok uluslararası çalışmada ortaya konduğu gibi zihinsel
özürlüler, bedensel özürlülere kıyasla istihdam olanaklarından çok daha
uzaktırlar. İstihdam biçimlerine bakıldığında birçok
ülkede işgücü piyasasının yaygın bir şekilde enformel karakter taşıdığı
görülmektedir. Örneğin Hindistan’da özürlü istihdamının %87’si enformel
sektördedir (WHO-WB, 2011, s.239).
Tablo 2. Cinsiyete Göre
İstihdam Oranları, Özürlü Olan ve Olmayan Yanıtlayıcıların Dağılımı
|
Düşük-gelirli
ülkeler
|
Yüksek-gelirli
ülkeler
|
Tüm
ülkeler
|
||||||
|
Diğer
%
|
Özürlü
|
Diğer
%
|
Özürlü
|
Diğer
%
|
Özürlü
|
|||
Erkek
|
71.2
|
58.6
|
0.48
|
53.7
|
36.4
|
0.68
|
64.9
|
52.8
|
0.81
|
Kadın
|
31.5
|
20.1
|
0.64
|
28.4
|
19.6
|
0.69
|
29.9
|
19.6
|
0.65
|
Türkiye
|
|||||||||
Erkek
|
|
|
|
|
70.7
|
32.2
|
0.45
|
||
Kadın
|
|
|
|
|
28.2
|
6.7
|
0.30
|
Not*: Bu tablo için bkz. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) & WB
(Dünya Bankası), 2011, s.238. Tabloda tarafımızca ilave Türkiye verisi “2002
Türkiye Özürlüler Araştırması” bulgusuna dayanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya
Bankası’nın birlikte kaleme aldıkları bu raporda esnek istihdam biçimleri
ihtiyatlı bir dille önerilmektedir. Rapora göre özürlü çalışan, mesai
saatlerinin düzenlenmesi başta olmak üzere, çalışmanın birçok boyutunda
esnekliğin sağlanmasına ihtiyaç duyabilir. Dolayısıyla belirli süreli ve kısmi
zamanlı işler gibi, bünyesinde esneklik barındıran istihdam biçimleri ilgi de
çekebilir. Öte yandan Rapor, yüksek esneklik barındıran geçici ve kısmi zamanlı
istihdam biçimlerindeki düşük ücret, düşük sosyal getiriler ve olumsuz sağlık
koşullarının varlığına da dikkat çekmektedir. Özürlü olan ve olmayan işgücü
arasındaki kayda değer ücret farklılıkları yaygın bir olgudur. Buna bir de
cinsiyet değişkeni ilave edildiğinde, en düşük ücreti, özürlü kadın çalışanın
aldığı gözlenmektedir. Özürlü olan ve olmayan işgücü arasındaki ücret
farklılaşmasını tümüyle emek üretkenliği ile açıklayan yaklaşımları, araştırma
verilerine dayalı bulgularla eleştiren Dünya Sağlık Örgütü, bu konuda özürlü
çalışanların açık bir ayrımcılığa tabi tutulduklarını vurgulamaktadır.
Görüldüğü gibi, gerek ülkemizde gerek dünyada
özürlülerin istihdam edilme oranları oldukça düşüktür (AB Komisyonu, 2010;
Tufan ve Arun, 2002). Özürlülerin
durumunu ‘sosyal felaket’ olarak niteleyenler de mevcuttur (Tufan ve Arun,
2002). Avrupa’da özürlülerin ancak %50’sinin istihdam edildikleri ve çoğunluğunun
düşük ücretle çalıştırıldıkları, dolayısı ile zor ekonomik koşullarda
yaşadıkları bildirilmektedir (AB Komisyonu, 2010).
Özürlü çalışanların işgücü piyasasına girmeleri
önünde kayda değer engeller söz konusudur. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 tarihli
raporunda sözü edilen engeller “Erişim Güçlüğü”
başlığı altında toplanmıştır. Buna göre, örgün ve mesleki eğitim ile gerekli
finansal kaynaklara erişim konusundaki dezavantajlar, özürlülerin işgücü
piyasasına dahil olmaları önündeki belli başlı ‘çevresel engeller’ olarak
tanımlanmıştır (WHO-WB, 2011, s.239).
Erişim güçlüğünü pekiştiren bir diğer faktör de özürlülerin yetenekleri
ve performansları gibi konulardaki yaygın yanlış anlamaların-önyargıların
varlığıdır. Özürlü çalışanın diğer çalışana kıyasla daha düşük üretkenlikle
çalışacağı şeklinde özetlenebilecek bu yanlış yargılar, sadece dışarıda değil,
çoğu durumda, özürlü işgücünün kendi hanesinde de gözlenebilmektedir. Tam da bu
yüzden özürlülerde özgüven kaybı ortaya çıkmakta, bir iş yapmak ve çalışmak
hususundaki beklentileri zedelenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün anılan
raporunda bu durum, “özürlülerin toplumsal yalıtılmışlığı” kavramı ile
nitelenmiştir. Özürlülerin sosyal
hayata katılım konusunda zorlanan ve sosyal dışlanmaya maruz kalan bir kesim
olduğunu ortaya koyan çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmalarda, sosyal dışlanmanın, toplumun dışına itilme
ve yoksulluk, beceri ve öğrenme fırsatlarının eksikliği ya da ayrımcılığın bir
sonucu olarak topluma tam katılamama olarak ele alınan bir süreç olduğu
vurgulanmaktadır.
Özürlü nüfusun bir bütün olarak yaşadığı
olumsuzluklar, cinsiyet değişkeni çerçevesinde farklılaşmakta, özürlü kadınlar
özürlü erkeklere kıyasla daha olumsuz tutumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu
olumsuz tutumlar işyerine de taşınmaktadır. Kadınların erkeklere kıyasla daha
fazla işten çıkarılma riski olması gibi, özürlü kadın çalışanların da özürlü
erkek çalışanlara kıyasla daha fazla işsiz kalabildikleri görülmektedir
(Randolpha, ve Andresenb, 2004). Çalışma yaşamında, çalışan özürlü kadınlar iki
yönlü dezavantaja sahiptirler; hem kadın olarak hem de özürlü olarak iş
yaşamında ayrımcılıkla karşılaşmaktadırlar (Fulton ve Sabornie, 1994).
İşverenlerin
özürlü istihdamına yönelik tutum ve davranışları konusunda yapılan uluslararası
araştırmalar, eskiye kıyasla nispi bir iyileşme görülmekle birlikte, bu alanın
hala problemli olduğunu ortaya koymaktadır (Jacoby, Gorry ve Baker, 2005).
Özetle, özürlü istihdamının genel görünümü konusunda Dünya
Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası’nın “Dünya Özürlüler Raporu 2011” adlı belgesinde çizilen
tablo ile akademik çalışmaların bulguları büyük
ölçüde örtüşmektedir. Bu örtüşme, özürlü istihdamını artırmaya dönük politika
araç ve unsurlarının neler olduğu konusunda da sürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü
ve Dünya Bankası’nın (2011, s.240) raporunda, istihdam ve çalışma bakımından,
özürlü işgücünün önündeki engelleri ortadan kaldırmaya dönük politika araç ve
unsurları şöyle sıralanmıştır: Yasa ve yönetmelikler; amaca dönük özel
müdahaleler; mesleki eğitim ve rehabilitasyon; mikro-finans ve kendi işini
kurma; sosyal koruma; tutumları değiştirmeye dönük çalışmalar. Özürlü
istihdamını geliştirme ve iyileştirmeye dönük burada sıralanan politika
unsurlarını mutlaklaştırmayan Dünya Sağlık Örgütü, bu unsurların maliyet ve
getirilerinin ülkeden ülkeye farklılaşabileceği görüşündedir. Tam da bu noktada
konuya ilişkin sistemli araştırmaların yapılarak periyodik veri toplanması
büyük önem kazanmaktadır. İzleyen bölümde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bünyesinde Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen
saha çalışmasının özet bulgularına yer verilecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder